İyi Huylu Kemik Tümörleri
Anevrizmal kemik kisti : Kemiğin lokal, yıkıcı özellikte, içi kanla dolu reaktif lezyonlarıdır. Kemikte genişleme, kemik korteksinde incelmeye yol açan iyi huylu kemik tümörü olarak bilinir. Anevrizmal kemik kisti en sık (%70) 10-20 yaş arasında görülür. Oluş mekanizması tam bilinmemekle beraber atardamar-toplardamar malformasyonları ya da toplardamarlardaki pıhtı oluşumu sonucu oluştuğu ve kist içinde kan toplanması ve buna kemikte yıkımının eşlik etmesi durumunun söz konusu olduğu bilinmektedir.
Tedavisi ise bu kistlerin agresif olarak çıkarılması ve yerine kemik grefti veya kemik çimentosu konması esasına dayanır.
Basit Kemik Kisti : Basit kemik kisti, kemiğin içinde içi sıvı dolu kistik yapıdır. Büyümekte olan çocuklarda görülen iyi huylu kistlerdir. Basit kemik kisti 5 – 15 yaş arasında sık görülmektedir. Erişkin yaşta basit kemik kisti pek görülmez. Basit kemik kistinde erkek/kız oranı 2/1 dir. Ağrısız bir lezyondur. Başka nedenle çekilen radyografilerde tesadüfen tanı koyulma oranı oldukça yüksektir. Basit kemik kisti, kemiğin korteks dediğimiz kabuk kısmını inceltmesi durumunda ayakta durma gibi yürüme gibi kemiğe yük binen durumlarda basit kemik kisti bölgesinde ağrı olur. Bunun yanında basit kemik kisti nedeni ile zayıflamış kemikte kırıklar oluşabilir. Kırık durumunda da ağrı, şişlik ve fonksiyon kaybı görülür.
Tanı röntgen ile koyulur. Basit kemik kisti, önceki tedavi ya da kırık nedeni ile komplike hali aldıysa ya da yerleşimi çok farklı ise MR, Bilgisayarlı Tomografi ya da Kemik Sintigrafisi gibi ek testler gerekebilmektedir.
Küçük kemik kistleri sadece takip edilebilirken kemiğin içinde önemli bir yer kaplayan ve kırık riskini arttıran basit kemik kistleri tedavi gerektirir. Basit kemik kistlerinin içine bir iğne ile girilerek kist sıvısı boşatılır. Kist sıvısının sarımsı berrak olması tanıyı kuvvetlendirir. Daha sonra kist içine radyoopak madde enjekte edilerek basit kemik kistinin tek odalı olduğu ve tüm kiste ulaşılabildiği doğrulanır. Bundan sonra ise kist içine ortopedi uzmanının tercihine göre, steroid, hastadan alınan kemik iliği ya da demineralize kemik matriksinden biri enjekte edilir. Daha büyük ve kırık riskinin çok fazla olduğu basit kemik kistlerinde veya enjeksiyonlara rağmen iyileşme göstermeyen basit kemik kistlerinde küretaj ve greftleme operasyonu uygulanır.
Dev hücreli tümör : Tüm kemik tümörlerinin %5’ini, iyi huylu kemik tümörlerinin ise yaklaşık %20’sini oluşturur. Kadınlarda daha sık karşımıza çıkar. Sıklıkla 20-40 yaş arasında görülür. En sık yerleşim yeri uyluk kemiğinin dize yakın bölgesi ve kaval kemiğinin dize yakın bölgesidir.
Bu tümörler tipik olarak iyi huylu olmalarına karşın %3 oranında akciğer metastazı yapmaktadırlar. Akciğer tutulumlu olgularda ölüm oranı % 15 tir. Çoğu hastada başlangıçta ağrı özellikle de eklem çevresinde ağrı vardır, sonrasında bu ağrı istirahatte bile duyulur.
Radyolojik olarak kolaylıkla tanı koyulabilir, uzun kemiklerin epifiz ve metafiz bölgesine yerleşip litik bir görünüme sahiptir. Kesin tanı biyopsi alınarak konulur.
Tedavide ise amaç lezyonun tamamını ortadan kaldırmak ve nüks etmesini önlemektir. Cerrahi olarak agresif küretaj, ardından ise burr, ya da fenol kullanılabilir. Ve ortaya çıkan boşluk ise kemik greftleriyle doldurulur.
Enkondrom : Olgun hyalin kıkırdaktan oluşan iyi huylu kıkırdak tümörüdür. Her yaşta kısa, uzun ve yassı kemiklerin içinde görülebilir. El parmaklarında en sık görülen tümördür. Sıklıkla, başka şikayetler nedeniyle yapılan tetkiklerde tesadüfi olarak teşhis edilirler. Böyle bir enkondrom bir görüşe göre belirli aralarla kontrol edilerek sadece izlenebilir. Ancak enkondromların mekanik zayıflama nedeniyle kemikte patolojik kırığa yol açabilme ve habis dönüşüm riski de vardır.
Vücudun çok sayıda bölgesinde kitlenin görülmesi Olier Hastalığı, beraberinde yumuşak doku hemanjıomları varsa Mafucci sendromu olarak bilinir.
Tanısı radyolojik olarak kolaylıkla konulabilmektedir. Mekanik problemler nedeniyle başvuran hastada cerrahi tedavi kararı kolayca verilebilir. Kırk yaşın üzerinde, ağrısı kendiliğinden başlayan ve istirahat ile geçmeyen, sintigrafide mevcut lezyonda anlamlı tutulumun görüldüğü, MR incelemesinde heterojen ve artmış lobulasyon görüntüleri olan hastalarda, habis dönüşümün gerçekleşmiş olma olasılığı yüksektir. Sayılan bu risk faktörlerine sahip hastalarda dikkatli ve eksiksiz bir görüntülemenin yanında mutlaka biyopsi yapılmalı, tüm bulgular birlikte değerlendirilerek koyulacak tanıya göre tedavi uygulanmalıdır. Habis dönüşüm bulgularının olmadığı enkondromların sadece takip edilmesinin mi, yoksa gelecekteki habis dönüşüm riski nedeniyle tespit edilir edilmez göreceli olarak basit bir girişimle temizlenmesinin mi doğru olduğu sorusu halen tartışmalıdır.
Yukarıda sıralanan risk faktörleri yoksa, cerrahi tedavi sırasında oluşan boşluk, kemik greftleri ile doldurulur. Bu risk faktörleri mevcut, ancak histolojik bulgular da selim – agresif bir lezyon lehine ise (hücresel enkondrom, atipik enkondrom) nüksü engelleyici bir yöntem uygulanması (ısı, kimyasal yöntemler veya çimento) doğru olacaktır.
Osteoid osteoma : Kemik üretimi yapan kemiğin iyi huylu tümörüdür. İyi huylu kemik tümörlerinin %10’unu oluşturur. Sıklıkla 10 – 20 yaşları arasındaki erkeklerde görülür. Erkeklerde kızlara oranla 2-3 kat daha fazla görülür. Genellikle uzun kemikleri tutar (kaval kemiği, uyluk kemiği, kol kemikleri). Diğer kemiklerde de nadir olarak görülmesi mümkündür.
Ana şikayet zonklayıcı, genellikle geceleri artan ve uykudan uyandırabilen, aspirin ile geçebilen bir ağrıdır. Bazı hastalar, ağrı nedeni ile uzvunu kullanamama, buna bağlı eklem hareket kısıtlılığı ve şekil bozukluğu (kontraktür), uzuvda incelme, omurgada eğrilik gibi şikayetler ile başvurur.
Osteoid osteoma tanısı genellikle klinik muayene ve röntgen filmi ile konur. Bilgisayarlı tomografi tetkiki ile tanı netleştirilebilir ve nadiren tanıda MR tetkiki gerekebilir.
Hastalarda ağrı nedeniyle hayat kalitesinin bozulması ve ileri dönemde kemikte patolojik kemik kırığı meydana gelebilir. Bu kırık kemiğin tümör dokusu nedeniyle zayıf düşmesi sonucu kemiğe kuvvet uygulandığında meydana gelir.
Kitlenin cerrahi yapılarak en az hasarla bütün olarak çıkartılması ve Radyofrekans ablasyon ile ameliyatsız tedavisi mümkündür. Kitle çıkartıldıktan sonra gece ağrıları ameliyat sonrası gece itibariyle azalmaktadır.
Osteoblastoma : Tüm iyi huylu kemik tümörlerinin %3 ünü oluşturur. 10 -25 yaş arası erkeklerde sık görülür. Osteoblastoma, osteoid osteoma ile benzer patolojik görünümü olup daha büyük boyuttadır.
Osteoblastomlar en sık, %30-40 oranında omurlarda oluşur. Omurun arka kısmına yerleşir. Uzun kemiklerden femur ve tibia diğer sık yerleşim bölgeleridir. Omurga tutulumu, ilerleyici ağrılı skolyozla veya servikal omurgada tortikollis ile kendini gösterebilir. Omurga dışı yerleşimlerde ağrı, genelde en belirgin bulgudur.
Radyografide; sınırları belirgin, litik lezyon şeklinde saptanır. Kesin tanı patolojik inceleme ile koyulur.
Osteoblastom cerrahi olarak tedavi edilir. % 10-20 oranında tekrarlama riski vardır. Cerrahi eksizyona uygun olmayan yerlerdeki osteoblostomalar için radyoterapi veya kemoterapi kullanılır.
Nonossifiye Fibrom : İyi huylu kemik tümürleri arasında görülme sıklığı % 5 civarında olmakla birlikte yakınmasız çoğu lezyonun fark edilmediği düşünülecek olursa, bu oranın çok daha fazla olması gerektiği anlaşılabilir. En sık ergenlik döneminde rastlanır. Çocukluk çağında en sık rastlanan selim lezyon olduğu ve çocukların % 30 ila % 40’ında görülebildiği bildirilmektedir. 2 yaşından önce rastlanması oldukça nadirdir. Erkeklerde kızlara göre 2 kat daha sık görülür.
Uzun kemikleri tercih eder. En çok femur ve tibiada görülür. Omurga, köprücük kemiği ve humerusta da görülebilir. Hastaların yaklaşık yarısında birden fazla kemikte rastlanır.
Yakınmasız olan bu lezyona hemen her zaman başka bir nedenle çekilmiş radyografide tesadüfen rastlanır. Nadiren ağrıya neden olur. Bu durumda kırık olasılığı düşünülmelidir.
Nonossifiye fibromun da zamanla yok olması beklendiğinden belli aralıklarla (6 ay ila 1 yıl) radyolojik olarak izlemekle yetinilir.
Eğer nonossifiye fibrom femur boynu gibi kritik bir bölgedeyse patolojik kırık ve sonrasında femur başında avasküler nekroz gelişme riski göz ardı edilemeyeceği için cerrahi endikasyon doğar. Cerrahi işlem olarak lezyon kürete edilir, kemik grefti konur (veya konmaz) ve uygun bir osteosentez materyali ile güçlendirme yapılır.